II. Şeyh Ahmed Efendi’nin Çan’da kabirleri bilinen ve günümüze dek ziyaret edilmekte olan soy silsilesi şu şekildedir:
Şeyh Tahir Efendi – Vefatı: Hicri 1108 / Miladi 1688
Şeyh İbrahim Efendi – Vefatı: Hicri 1160 / Miladi 1741
İlk Şeyh Ahmed Efendi – Vefatı: Hicri 1187 / Miladi 1768
Şeyh Eyyüb Efendi – Vefatı: Hicri 1241 / Miladi 1830
Oğlu Şeyh Ali Efendi – Vefatı: Hicri 1256 / Miladi 1846
Oğlu Şeyh Ahmed Efendi – Vefatı: Hicri 1301 / Miladi 1885
Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun.
II. Şeyh Ahmed Efendi’nin manevi kardeşleri ve halifeleri, tasavvuf yolunun seydaları olarak bilinmektedir:
Oğlu Şeyh Eyyüb Efendi (Çanlı)
Seyda Molla Abdul Celil Efendi (Fahranlı)
Seyda Molla Hesen Efendi (Kığılı)
Seyda Molla Beyazid Efendi (Halifanlı)
Seyda Molla İsmail Efendi (Karbaşanlı)
Seyda Molla Arif Efendi (Sefkarlı)
Seyda Molla Taceddin Efendi (Kaleli)
Bu aziz zatlar tasavvuf kervanına katılmış, zikrullah ile yaşayan, halkı irşad eden mübarek kişilerdir. Ruhları şad, mekânları Cennetü’l Âlâ olsun. Allah (c.c.), bu yüce seydaların manevi mirasçılarını iki cihanda da razı olduğu kullarından eylesin.
“Mürid olmak, tarikata girmek, tasavvufu yaşamak her insana nasip olmaz. Bu mübarek bir nimettir ve ancak ezelde yazılanlara nasip olur.”
— Seyyid Abdülkadir Geylani (Kuddise Sirruhu)
“Kalplerin cilası zikirdir. Zikir, ancak takva sahibi kullar tarafından yapılabilir. Takva, zikrin kapısıdır; kâşif ise büyük zafere açılan anahtardır.”
— İmam Gazali (rh.)
Zikir için önce sakin ve tenha bir yere çekilerek, kalp huzuru sağlanmalı, ardından şu usullerle devam edilmelidir:
100 kere “Estağfirullah”: Allah’tan af dilemek ve bağışlanma talebinde bulunmak.
استغفرالله العظيم الذى لا اله الا هو الحي القيوم واتوب اليه من كل ذنب
500 kere Kelime-i Tevhid: Allah’ı bir bilip, ortak koşmamak.
لا اله الا الله
500 kere “Allah Hû” (celle celaluhu): Allah’ın yüce zatını tazim.
الله جل جلاله
500 kere Salavat-ı Şerife:
اللهم صل على سيدينا محمد
“Allahümme salli ala Muhammed”
100 kere:
لا حول و لا قوة الا بالله العلي العظيم
Bu zikirle günahlardan uzak kalma ve Allah’a sığınma niyeti taşınmalıdır.
Ardından Allah’tan mağfiret talep edilmeli, kişi kendini daima aciz, zelil ve muhtaç biri olarak görmelidir. Dünya sevgisinden arınmalı, dilini gıybetten sakınmalı ve sonunda başta Şeyh Ahmed Efendi olmak üzere tarikat büyüklerine, müminlere dua edilmelidir.
Her mürid, gücüne göre zikrini eda etmeli ve Şeyhi tarafından verilen zikir vazifesini adabına uygun şekilde yerine getirmelidir. Bu bir manevî ahittir ve farkında olunarak yaşanmalıdır.
Tasavvuf, nefsin terbiyesi ve ıslahı için şeriatla iç içe bir yoldur. Kaynağını Kur’an ve Sünnet’ten alır. Bu yol, Eshab-ı Suffa’dan günümüze ulaşan bir irfan zinciridir; kalbin ve ruhun gıdasıdır.
“Kul, amelde gevşeklik gösterirse; çoluk çocuğu ona eziyet eder, kazancı azalır. Oğlu ve kızı isyan eder, eşi ondan soğur. Hangi yöne gitse, o yöne kayar. Bu, Allah’a itaattaki kusurunun cezasıdır. Allah, senin himmetin ve ihlasın kadar sana ikramda bulunur.”
— Şeyh Abdülkadir Geylani (k.s.)