Çan Şeyhlerinden, salabet-i diniye ile muttasıf, zühd ile halk arasında nam salmış ve İslami şiarı ihyasını kendine kabul etmiş Kadirî Tarikatı’nın şeyhi Şeyh Eyyüb Efendi, hicri 1241, miladi 1830 yılında vefat etmiştir. Şeyh Eyyüb Efendi, bir evlilik yapmış ve hanımının Bingöl’ün Genç ilçesine bağlı, tarihi çok eskilere dayanan Şin köyünün ileri gelen ailelerinden Seyda Mola Hasan Efendi’nin kızıdır.
Şeyh Maruf Efendi’nin oğlu, bir asır yaşamış olan 2022’de vefat eden Seyda Şeyh Vahdettin Efendi, bu bilgiyi bana, amcamız El Veliyül Kâmil tasavvufçu Şeyh Mustafa Efendi’den nakletmiştir.
Bilinen mürşidi kamil Şeyh Eyyüb Efendi’nin üç evladı vardır: En büyük oğlu âlim Şeyh Ali Efendi, ikinci oğlu Şeyh Ahmed Efendi (Türbesi burada yer almaktadır) ve hanım kızı Saliha Aişete Hanım. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun.
Şeyh Eyyüb Efendi’nin dönemi, Sultan II. Mahmut ve oğlu Sultan Abdülmecid Han’ın saltanat yıllarına denk gelmektedir. Bu dönemde Osmanlı padişahları ilme, tasavvuf şeyhlerine, tedrisata, büyük ulemaların yetişmesine ve şeriat-ı garraya büyük önem vermiştir. Osmanlı Devleti, tarikat şeyhlerinden ve ulemalardan destek alarak, halkını huzurlu ve müreffeh bir şekilde yaşamaya teşvik etmiştir.
Kadirî şeyhi Şeyh Eyyüb Efendi, İslam dini için büyük hizmetlerde bulunmuştur. En büyük hizmeti insanlara nasihat etmek ve onları dine ısındırmaktır. Zikir sonrası vaaz ve nasihatlerde bulunurdu. İnsanlar arasında sulhiyet ve huzuru sağlayan mürşidi kâmil olan Şeyh Efendi, yaşadığı dönemde ilmin eksik olduğu, cehaletin yayıldığı bir dönemde büyük ilmi hizmetler sunmuştur. Çapağçur’da üç farklı inanç grubunun yaşadığı bu dönemde, Şeyh Eyyüb Efendi’nin öğretileri büyük bir değer taşımaktadır. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun; çünkü insanlar fanidir ve Yüce Allah bakidir.
Şeyh Eyyüb Efendi’nin Anlatımıyla Tasavvuf
“Allah’ın gerçekten zeki olan kulları vardır. Onlar fitneden korkup dünyayı terk ettiler. Dünyaya baktılar ve canlılara vatan olmadığını anladıklarında, o dünyayı dalga haline getirdiler ve salih amellerle de onda yüzen gemiler yaptılar.” (El İmam Eş Şafi-i radiyellahu teala anhu)
Tasavvuf geleneği, babadan oğula ve nöbet değişimi şeklinde, ilim ve tarikat üzerinde ilerler. Bu hak yolda asıl olan, Allah’a verilen ahdi, yani (sözü) unutmamak ve Allah’ı daima zikretmektir.
Dünya malına kapılmamak, nefsani ve şeytani kötü hislerden korunmak için kendini muhafaza etmek gereklidir. Bu şekilde yaşayan mümin, tefekkürle her şeyde ilahi tecellileri müşahede etmeye başlar.
Tasavvufun asıl hedefi, kalbi menfi ve fasid fikirlerden uzak tutarak, kişinin gerçek tasavvufun semeresini elde etmesidir. Aksi takdirde kişi, zühd ve takva kavramlarını terk etmiş olur, dünya işlerine ve şöhrete kapılıp sadece bunlarla meşgul olur. Çünkü insan, nefsini hak ile meşgul etmezse, batıl içinde dalıp zamanını boşuna geçirebilir. Allah, cümlemizi muhafaza buyursun.
“Nefsini hak ile meşgul etmezsen, o zaman batıl seni meşgul eder.” (El İmam Eş Şafi-i Hazretleri)
Tasavvuf Yolunda Kalmak ve Zikir
Tasavvuf yolunda kalmak için Allah’ı çok zikretmek, ondan af dilemek ve ona ibadet etmek gerekir. Bunları yapmak için İslam dairesi içinde kalmak, gıybetten ve yalandan uzak durmak şarttır.
Şeriatsız tarikat olamaz. Şeriat, tarikat, hakikat ve marifet, yani Allah’ı iyi tanımak, birbirinden ayrılmayan halkalardır. Şah-ı Nakşibendi Hazretleri’nin tarikatında birinci şart, dünya ve dünya şöhretinin tamamını terk etmektir. Tasavvuf yolunda gidenler, ilk olarak dünyayı terk etmeli, yani muhabetullah sevgisiyle dünya hayatını sürdürmelidir. İkincisi ise mal, mülk ve servet peşinde koşmadan, yalnızca kendisine yetecek kadar rızkı olan, ona şükreden bir hayat yaşamalıdır.
Allah’ı zikir etmek, tasavvufun özüdür. Zikir, sözlükte “anmak” veya “hatırlamak” anlamına gelir. Zikir, tasavvufta söz, fiil ve genel olarak düşünce düzleminde, her an ve her yerde Allah’ı hatırlamaktır. Kadirî tarikatında zikir, aşikâr bir şekilde yapılır; ancak bireysel olarak seslerini duyacak kadar yükseltirler. Çan Şeyhleri’nin Kadiri Zikiri, cemaatle birlikte ikindi namazından sonra ayakta “Allah hay, Allah hay” şeklinde halka tutularak sesli yapılır.
Allah (c.c.), bizleri Hz. Seyyid Abdulkadir Geylani’nin (kuddise sırruhu) dualarından mahrum etmesin. Kadirî Tarikatı, Çan Şeyhleri’nin silsilesine bağlıdır. Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri, ilmiyle âlim, kamil, fazıl, muttaki büyük İslam alimlerinden ve büyük evliyadan biridir. Babası Ebu Salih Musa Hazretleri ise dindar bir şahsiyetti. Soyu, Seyyid Ali’ye dayanır.